Edebiyat
dünyası yeni bir şiir kitabına kucak açtı, “Ürünün Gül Destesi”. Kitabın en
önemli özelliğinden birisi beş ayrı şairinin olması. Diğer özelliği ise
şairlerinin aynı zamanda halk ozanı olarak anılması.
Şairlerden
biri ve aynı zamanda projenin fikir babası olan Hasan Kaplani kitabın sunuş
yazısında daha önce Zülfikar Yılmaz ile hazırladıkları “İki Söz İki Yürek”
isimli şiir kitabının ses getirmesi üzerine bu kitabı hayata geçirmeye karar
verdiği bilgisini paylaşıyor bizimle. Hocası Âşık Selahattin Dündar’a
projesinden bahsediyor ve onayını alıyor. Daha sonra Zülfikar Yılmaz, Besime
Şahin Alçınkaya ve Hasan Demir(Güferi) ile iletişime geçiyor. Böylece şiirlerini
bir kitapta toplama konusunda fikir birliğine varıyorlar.
Önsöz,
Âşık Selahattin Dündar tarafından kaleme alınmış. Bu metni okuyunca anlıyoruz
ki Hasan Kaplani, Dündar’ın öğrencisi. Bu da bize Âşıklık geleneğinde var olan
usta-çırak ilişkisinin günümüzde de devam ettiğini gösteriyor. Âşık Dündar,
Hasan Kaplani’ye “Şah Ozan” diye hitap ediyor. Önsözü okuduğunuzda eserde
şiirleri yer alan halk şairleri hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz. Gerçi her
şairin biyografisi de kendilerine ayrılan bölümün başına eklenmiş.
Âşık
Dündar’a ait 42 şiir süslüyor kitabın sayfalarını. Bu şiirlerin içinde ödül
alan eserler de var. Şiirlerin çoğunda sekizli ve altı+beş hece ölçüsü
kullanıldığı dikkatleri çekiyor. Dizelerdeki ahenk ve ritim sanki Âşık Dündar
şiirlerini goşasazıyla çalıp söylüyormuş havasını okura hissettiriyor. Şiirlerde
sevgi, insan olmak, insana dair her şeyi sevmek, barış, ana, gerçek aşk,
adalet, ayrılık, dost, tasarruf, çocuklar gibi temalara rastlamak mümkün. Bakın bir şirinin bir kıtasında nasıl ifade
etmiş kendini Dündar.
“Dündar seda verip çok ezgi çaldı
Kimi cevher sattı kiminden aldı
Deseler ki âşık senden ne kaldı
Söylenmedik nice sözler sır benim.
(Sayfa 43)
Âşık
Dündar “Çocuklar” isimli şiirinin son kıtasının son dizesinde “Sazımın göğsünde
telim çocuklar” derken çocukları canı gibi sevdiği goşasazıyla bir tutuyor ve
sevgisini haykırıyor. (Sayfa 41)
Bazen
de dizelerinin yardımıyla öğüt veriyor okuruna “Eğer dinler isen bir çift sözüm
var.” diyerek. (Sayfa 42)
Selahattin Bey’in, eşi Songül Dündar’ın romanına adını
veren Cezo Gardaş’a ve yine Savaşların Kadını adlı romanın kahramanı olan Hürü
Ana’ya da şiirler yazdığı görülüyor.
“Köyün Benliahmet Kars’a bağlısan
Aklıma düşüpsen ay Cezo Gardaş
Dilenip dururdun elinde torban
Yaktın yine beni vay Cezo Gardaş.”
(Sayfa 26)
Bununla
da kalmıyor ve Âşık Dündar, bir önlüğe, tarlada geçen bir güne bile şiir
yazıyor. Elli ikinci sayfada yer alan “Ey Sevgili” isimli şiir ise hem yatay
hem de dikey okunduğunda aynı dizeleri taşıma özelliğine sahip
Mecnun gibi / perişanım / ünüm çatmaz / Leyla’ya
Perişanım / ünüm çatmaz / düşmüşüm / çöl sahraya
Ünüm çatmaz / düşmüşüm / yalvarırım / ol Mevla’ya
Leyla’ya / çöl sahraya / ol Mevla’ya / seda saldım”
(Sayfa 52)
Dündar’a ayrılan bölüm “İki Yürek İki Söz
Kaplani ile Yılmaz” şiiriyle son buluyor.
İkinci
sırada Hasan Kaplani’nin şiirleriyle tanışıyor okur. İlk bağlamasını 1968
yılında eline alan Kaplani bir daha bırakmamış, eserler üretmiş, ödüller almış,
çeşitli televizyon kanallarına programlar hazırlamış.
Kaplani,
şiirlerinde genellikle ikinci tekil şahsa seslenmiş:
“Takatim
yok koşamam ki güzel dost” (Sayfa 63)
“Mahzun
bakar gözlerinde hüzün var” (Sayfa 64)
“Hasretinle
belim bükülmesin yar” (Sayfa 65)
Ozan’ın
kalbinde büyük bir sevgi yumağı olduğu ve bir kez sevdiği yârini kutsal kabul
ettiğini öğreniyoruz dizelerinden…
“Kara Deniz gibi dalgalı durma
Oktur kirpiklerin sineme vurma
Kutsalımsın dedim öteyi sorma
Gönül evim Kâbe yıkılmasın yar”
(Sayfa 65)
“Çocuklara ana
Kaplani’ye yar
Her türlü özveri benliğinde var
Sıcak yüreğine bizi daim sar
Yoldaşımsın sırdaşımsın eşimsin”
(Sayfa 70)
Şah
Ozan’ın şiirlerinde işlediği konular arasında hüzün, yar, sevgi, vasiyet, umut,
paylaşmak, namus, helal-haram, barış gibi konulara da rastlanıyor. İnsanların
hayattayken kıymetinin bilinmesi gerektiğine dikkat çeken Kaplani “Olur musun”
isimli şiirinde kötüyü göstererek iyiyi seçer misin, diye soruyor okuruna. (Sayfa
85) Sayfalar ilerledikçe babasına ve dostlarına ithaf ettiği şiirlerle karşılaştığınız
gibi üstü kapalı anlatımlarla da tanışıyorsunuz “Yürüyorum Dikenlerin Üstünde”
mısraında olduğu gibi.
“Karanlık bir gece yol görünmüyor
Yürüyorum dikenlerin üstünde
Kara çalı bana aman vermiyor
Yürüyorum dikenlerin üstünde.
(Sayfa 73)
Üçüncü
sırada Besime Şahin Alçınkaya’nın şiirleri yer alıyor eserde. Kitapta yer alan
tek bayan ozan Besime. Şiirlerinde hüzün, sitem, ana, dost, sıla, gurbet,
gönül, kara toprak, vefasızlık, özlem, beklemek, umut, sabır, keder, dert, yar,
emek gibi temalara rastlanıyor.
“Dert
adamı söyletir.” diye bir söz vardır ya hani… Besime’nin şiirleri de dertten
beslenmiş adeta. Şair daha çok duygularından beslenmiş ve onları dizelerine
dökmüş.
“Hasret çile yoldaş bana
Hüzün sanki bir eş bana
Doğmaz oldu güneş bana
Hal perişan yaman gayrı”
(Sayfa 110)
“Hangisini söyleyeyim sevdiğim
Geceden daha da kara kaderim
Nereye el atsam elimde kalır
Sinemde onulmaz yara kaderim.”
(Sayfa 128)
“Başım duman duman yüreğim korda
Hasret yüreğimi yakıyor gülüm
Dert benden ayrılmaz gönlüm efkârda
Gözlerimin yaşı akıyor gülüm.”
(Sayfa 137)
Dördüncü
sırada yer alan şair ise Zülfükar Yılmaz. Yılmaz’ın şiirlerindeki evlat ve
torun hasreti dikkat çekmeyecek gibi değil. Bir de ömrün son demine
yaklaştığına işaret ediyor dizelerinde. Gurbet, fakirlik/zenginlik, dostluk,
alın teri, sevgi, kavuşma, zaman, endişe, dert, hasret gibi konuları işlemiş
şiirlerinde.
Aşağıdaki
dörtlükte bakın kendisini nasıl anlatmış Zülfükar Yılmaz.
“Yanar Zülfükar’ım Hak diye diye
Bir hoş seda kalır benden hediye
Dik olan başımı eğdim sevgiye
Karlı dağa değil düzüne düştüm.
(Sayfa 153)
Ömrünün
son demlerini yaşadığına dair bir teslimiyete tanık oluyoruz bu dörtlükte…
“Kara kışa teslim olmuş yüreğim
Dağnı Dağı’ndaki kar bana neyler
Garip bülbül gibi gülde merağım
Ömrüm sonbaharda har bana neyler.
(Sayfa 161)
Evladına
duyduğu hasreti bakın nasıl dillendirmiş şair.
“Dön gel oğul dön gel gayrı köyüme
Katıl ailene kendi soyuna
Gurbetin acısı girip suyuma
Ekmeğe dayandı aşa dayandı.”
(Sayfa 163)
Son
sırada ise Hasan Demir var. Mahlası “Güferi”. Şiirlerinde haksızlığın
karşısında haklının yanında durduğunu haykırıyor.
“Gözlerim kör olsun devrilsin boyum
Zalimin zulmüne karşı gelmezsem
Zehir zıkkım olsun ekmeğim suyum
Zalimin zulmüne karşı gelmezsem.”
(Sayfa 205)
Sitem,
özlem, hüzün, ayrılık, gurbet, sevda, zalim, zulüm, anne, eşitlik, özgürlük,
barış, insanlık gibi mazmunlar yer alıyor Güferi’nin dizelerinde, beyitlerinde.
“Gönlüm ahuzarda yüreğim gamda
Söndü ocak duman tütmez bacamda
Hasret ateş oldu günüm gecemde
Şu kara bağrımı yaktım uzakta”
(Sayfa 200)
Toplumsal
olaylara da yer vermiş şiirlerinde Güferi. Bunu mizah ve mübalağa sanatlarını
kullanarak yapmış. Bazı dizelerindeki serzeniş ve gönül kırgınlığı dikkat çekse
de umudun var olduğunu da söylüyor bize şair.
“Güferi’yim elbet bir gün gelecek
Ezilenler dur diyecek zulüme
Sömürülen sınıfını bilecek
Birlik olup ders verecek zalime.”
(Sayfa 243)
Görüldüğü
gibi her kalemde farklı bir lezzet var.
Anlatılmak istenen konular, verilmeye çalışılan mesajlar değişik
söyleyişlerle can bulmuş dizeler boyunca. Ozanlar az sözle öyle çok şeyler
anlatmışlar ki bize. Şiirlerdeki sıcaklık, içtenlik okuru sarıveriyor hemen.
Şairlerin dillerinin anlaşılır, duru, akıcı ve sade oluşu okuru yormuyor.
Seçilen konular hayatın içinden olsa da toplumsal ve felsefi yanlarının olduğu
da gözlerden kaçmıyor. Deyişlerin güçlü olması ozanların hayatı ve insanları
nasıl gözlemlediklerini, tanık oldukları olaylarla kurdukları empati yetisini
ortaya çıkarıyor. Şiirlerin içinde doğaçlama söylenmiş olanlar olduğunu düşündürtüyor
okuduğunuz bazı mısralar. Ödüllü şiirler olduğu da görülüyor. Ürünün Gül
Destesi’nde yer alan şiirler öyle bir kere okunup geçilecek şiirler değil.
Okunup üzerinde düşünülecek, kafa yorulacak eserler. Ozanların şiirlerini
sadece okumak değil bağlamalarıyla, goşasazlarıyla beraber dinlemek de gerek.
Ürünün
Gül Destesi, edebiyat dünyasının bir kazanımı. Ürün Yayınları’ndan çıkmış. İki
yüz altmış iki sayfa. Kapak tasarımı Muharrem Yalçınkaya tarafından yapılmış.
Kitapta
şiirleri bulunan beş şairimizi ayrı ayrı kutluyor, şiirleri bol okunsun, çok
dinlensin arzu ediyor ve yolları açık olsun diliyorum.
KİTAP TANITIM YAZISI ve FOTOĞRAFLAR: SİBEL UNUR ÖZDEMİR
03.07.2022
Ankara
* Her hakkı saklıdır. İzinsiz alınamaz, çoğaltılamaz, paylaşılamaz.